29 Ağustos 2011 Pazartesi

Türkiye’deki Cami Halısı


Halı konusunda özellikle Türkçe yayınlanmış kaynaklara baktığımızda yazarlarının genelde farklı uzmanlık alanlarından olduğu dikkati çekmektedir. Bu alanda yapılan ilk yayınlar incelendiğinde, o dönemin koşullarının ve eldeki
            kaynakların azlığı nedeniyle bilgi aktarımında eksikliğinin varlığı dikkati çeker. Ancak teknik bilgilerle donatılmış ve tasarım eğitimi almış kişilerin de bu alana

yönelik yayınlar yapması sonucu konu belirli bir tartışma zeminine çekilmiştir.
İncelenen yayınlarda karşılaşılan bilgi değişiklikleri bu alandaki bazı sorunları karşımıza çıkarmaktadır. Bunlardan ilki ve en önemlisi, yöresel deyimleri karşılayan ortak bir terminolojinin belirlenememiş olmasıdır. Örneğin; dokuma işleminin gerçekleşmesi için gerekli temel malzeme, aynı zamanda dokumanın iskeletini de oluşturan çözgü ve atkı iplikleridir. Dokumanın türü ne olursa olsun boyuna gelen ipliklere "çözgü", enine atılan ipliklere de "atkı" denilmektedir. Bu adlandırmayı karşılayan terimler yörelere göre değişiklikler göstermekle birlikte kaynaklarda en çok karşımıza çıkan, çözgü yerine "arış", atkı yerine ise "argaç" kelimesinin kullanılmasıdır. Oysa Oktay Aslanapa ve Yusuf Durul'un "Selçuklu Halıları (Başlangıçtan 16.y.y. Ortalarına Kadar Türk Halı Sanatı.) İstanbul 1973." adlı yayınında ve Oktay Aslanapa'nın halıya ilişkin yayınlarında ise çözgüye "argaç", atkıya "arış" denilmektedir. Bu yanlışlar 1960'lı, 1970'li yıllardaki yayınlarda da yer almaya devam etmiştir. Eksik ve yanlış olarak nitelendirilen bilgiler arasında öncelikli olarak halıda düğüm ve kalite konusu gelmektedir. Halı düğümlerinin çizimleri ilk yayınlarda yanlış yer almış ve sonraki yayınlarda hep bu yanlış devam ettirildiği için ancak son yıllarda düzeltilme yoluna gidilebilmiştir.

1930'lu yıllarda ülkemizde halı ve diğer geleneksel dokumalara ilişkin yapılmış yayınlarda, araştırmacıların bu alanda ilk yayınları yapanlar olması sebebiyle bir takım güçlükleri olmuştur. Daha sonraları bu alanda yayın yapanlar, uzun süre sözü edilen bu yayınlardan yararlandıkları için bilgiler hep birbirinin tekrarı niteliğinde ortaya çıkmıştır. Konu Bergama halıcılığı özelinde ele alınarak kaynakça araştırması yapıldığında da karşılaşılan durum pek farklı değildir. Elde edilen bilgiler ışığında Bergama halıcılığının ne olduğu sorgulandığında somut verilere ulaşmak bir hayli zordur. 1980'li yıllardan itibaren yöre halıcılığı ile ilgili alan araştırmasına yönelik yapılmış yayınlar bir tarafa ayrıldığında, Bergama halıları ile ilgili elde edilen bilgiler, yukarıda da anlatıldığı gibi Türk Halı Sanatını sanat
tarihi penceresinden irdeleyen kaynakların birebir tekrarından ibarettir. Ancak 32 yıl boyunca Bergama Arkeoloji ve Etnografya Müzeleri Müdürlüğü görevini de yürüten ve kendini Bergama'ya adamış bir araştırmacı olan Osman Bayatlı'nın eserlerini ayrı değerlendirmek gerekmektedir. Bergama'yı birebir yaşayarak, gördüğü ve edindiği bilgileri 1950'li yıllarda kaleme alan Bayatlı'nın eserleri, bugün yöre ile ilgili araştırma yaparken birer belge niteliği taşımaktadır. Osman Bayatlı'nın "Bergama'da Yakın Tarih Olayları 18. ve 19. Yüzyıl" (ikinci baskı, İzmir 1997) adlı eserinden, yörede hayvancılığın, dolayısıyla da halı ve kilim dokuyuculuğunun en önemli geçim kaynaklarından olduğu öğrenilmektedir.
Osman  Bayatlı  "Bergama'da  Dokumacılık"  adlı  makalesinde yörede
dokuyuculuğun durumu ile ilgili şu bilgilere yer vermektedir.
"Bugün ise Bergama'nın ancak üç bölgesinin bazı köylerinde dokumacılık kalmıştır... Kozak, Yuntdağ ve Yağcıbedir... Yuntdağ, Bergama'nın güneyinde 1084 rakımlı yaylada bulunan 60 kadar köyden bilhassa Seklik, Atçılar, Sarıahmetler, Maldan, Süngülü, Pınarköy, Karahüseyinli, İsmailli, Bayramcılar ve Yeniceköy'de
18
halı, kilim ve torba dokunmaktadır."

Nigar Özhan'ın "Bergama'da Eski ve Yeni Halıcılık" adlı makalesinde şu
bilgiler dikkati çekmektedir:
"XIX. Asır sonlarına kadar Bergama ve köylerinde hemen hemen her evde dokuma tezgahı bulunmakta idi. Bugün ise Bergama'nın ancak üç bölgesinin bazı köylerinde dokumacılık kalmıştır. Bergama'nın güneyinde 1084 rakımlı yaylada bulunan 60 kadar köyden bilhassa Seklik, Atçılar, Sarıahmetler, Maldan, Süngülü, Pınarköy, Karahüseyinli, İsmailli, Bayramcılar ve Yeniceköy'de halı, kilim, heybe ve torba dokunmaktadır. Yuntdağı'da dokunan halılar deveboynu, yeşilbaş ve düz biçim isimlerini alırlar. Renkler koyu kiraz kırmızısı, koyu mavi ve natürel devetüyü rengidir."19
Bir başka yazar Fatma Akbil ise "Bergama Dokumaları Cicim - Sili" adlı makalesinde yöre dokuyuculuğu ile ilgili şu bilgileri aktarmıştır;"Bergama'nın güneyindeki 60 kadar Yörük köyünden bilhassa Hacıömerli,  Seklik, atçıları örüldüğü gibi 1980 - 1990'lı yıllara gelinceye kadar yörede alan araştırmasına yönelik yapılmış çalışmaların azlığı sebebiyle, elde edilen bilgilerde Osman Bayatlı'nın makalesine atıflar yapılmış ve araştırmacılar bu makaledeki bilgilerle yetinmek durumunda kalmışlardır. Ancak 1980'li yıllardan sonra yörede yapılan alan araştırmasına yönelik çalışmalar incelendiğinde, dokumaların yerel adlandırmalarıyla birlikte renk, motif ve kompozisyon gibi ayırıcı özelliklerinin irdelendiği görülmektedir. Örneğin, Prof.Dr.Bekir Deniz'in "Kozak (Bergama) Yöresi Halıları"21 adlı makalesi alana yönelik bir çalışma olması sebebiyle yöre dokumalarının daha iyi tanınmasına ve tanıtılmasına yardımcı olmaktadır. Yazıda kısaca yöre dokuyuculuğunun tarihçesinin ardından yörede kullanılan boyarmaddeler tanıtılmış, dokumalar motif ve kompozisyon özellikleri açısından irdelenmiş ve yerel
22
adları ile birlikte verilmiştir.
Kaynaklarda, genel olarak Bergama'ya atfedilen halılara bakıldığında, dokuma merkezinin kesin olarak tespit edilemediği görülmekle birlikte, renk, motif ve kompozisyon gibi ayırıcı özelliklerinden dolayı "Bergama'da dokunmuş olabileceği" ifade edilmektedir. Burada karşılaşılan en büyük sorun, yöresi ne olursa olsun kültürün maddi ürünleri arasında yer alan halı ve düz dokumalara gerektiği önemin ve özenin gösterilmemiş olmasıdır. Sahip olunan bu değerlerin envanter kayıtlarının tutulması, gelecek kuşaklara ve genç araştırmacılara yazılı bilgi aktarımının yanında görsel malzemenin de aktarılmasıyla, bir dönemin yaşayış ve
kültürüne de ışık tutmada kaynak olacaktır. Böyle bir sorumluluk bilinciyle D.E.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü öğretim üyelerinden oluşan bir ekip 1999 - 2001 yılları arasında, İzmir ve çevresindeki halı üretim merkezlerinde yaşayan ailelerde ve özel koleksiyonlarda yer alan Türk halı örneklerinin belgelenmesi ve desen arşivinin oluşturulmasına yönelik bir proje hazırlamışlardır. İzmir Merkez, Kula, Bergama, Ödemiş ve Bayraklı ilçelerinde yapılan araştırmalarda ailelerle birebir görüşülmüş, sahip oldukları dokuma örnekleri, ait oldukları yöre, dokuma tekniği, hammadde, desen ve kompozisyon özellikleri gibi birçok belirleyici özellikleri açısından belgelenmiştir. Proje kapsamında, toplam 157 halı ve 31 düz dokuma örneği belgelenerek teknik analizleri yapılmış ve kimlik formlarına bilgiler işlenmiştir. Ayrıca projeyi tanıtan bir makale İzmir - Kent Kültürü Dergisinde yayınlanmıştır.

Günümüzde geleneksel Türk sanatlarının tek bir kişi, kuruluş ya da uzmanlık alanıyla aydınlatılamayacağı bir gerçektir. Bu ürünler kültürümüzün bir parçası olması nedeniyle hepimizin sorumluğundadır ve korunup yaşatılabilmeleri, gelecek nesillere doğru bir şekilde aktarılabilmeleri için birçok uzmanlık alanının bu konuda birlikte çalışması bir zorunluluktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder