14 Ekim 2011 Cuma

Kalite Tekniği ve Tezgah Yapısı


Halıda kalite dendiği zaman ilk akla gelen, halının belli bir ölçü birimi içindeki düğüm sayısıdır. Halının enine ve boyuna 1 cm2 içindeki düğüm sayısı, o halının kalitesini ortaya koymaktadır. Bu ölçü içindeki düğüm sayısı arttıkça buna bağlı olarak halının kalitesi de yükselmektedir. Ancak halının mükemmel bir kaliteye sahip olmasını etkileyen düğüm sayısı dışında diğer faktörler de vardır. Bunlar:   Halıda kullanılan hammaddenin kalitesi, Boya kalitesi, motiflerin hatasız dokunması, desen yerleştirmedeki özen, renk uyumu gibi faktörlerdir. Bunların dışında, düğüm çeşitli ve halının istenen hav yüksekliğinde tıraş edilmesi de halının kalitesini etkileyen özelliklerdir.
Halı günümüzde genellikle dik tezgahlarda dokunmaktadır. Daha önceki yüzyıllarda olduğu gibi, halen Anadolu’nun bazı yörelerinde yatık yer tezgahlarında da halı dokunmaktadır. Bazı bölgelerimizde ise duvara dayalı seyyar tezgahlarla da halı dokunmaktadır. Istar diye de bilinen dik tezgahların yapısı şu şekildedir: İki yan ağacı, alt ve üst bazılar, gücüleme çubuğu ve yatağı ile tezgahın iskeletinden oluşur. İskeletin yapısını boydan boya argaç denen çözgü ipi oluşturur. Dokunacak halının eni, boyu ve 10 cm  deki düğüm sayısına göre yerde argaçlar hazırlanır. Bunlar çaprazlandıktan  sonra üst bazıya sarılarak tezgaha alınır. Çözgüler alt bazıya çitileme çubuğu ile bağlanarak gerilir.  Gücüleme tezgah üzerinde yapılır. Gücüleri açmak ve dolaşıklığı önlemek için, vargel ağacı ve dolaşık ağacı takılır.
Halıda üç önemli iplik sistemi vardır.Bunlar; Çözgü, Atkı ve Düğüm ipidir. Anadolu halılarında 17.yüzyıla gelinceye kadar çözgülerde yün iplikler kullanılmıştır. Bu yüzyıldan sonra pamuk ipliği kullanılmıştır. Atkılarda ise devamlı olarak yün iplikler kullanılmıştır. Bugün de aynı sistemde halı dokunmaya devam edilmektedir. Yani çözgülerde pamuk ipliği, atkı ve düğümlerde yün ipliği kullanılmaktadır. İpek halılar ise, atkılar ve çözgülerde ipek iplik kullanılmaktadır.
Bugün desinatörler çok çeşitli motiflerden faydalanarak halı desenlerini çizmekte ve bunları halı dokuyanlara hazır olarak vermektedirler. Böyle olunca nakışlardaki asalet, düşüncelerdeki yaratma yeteneği kaybolmuş, taklide yönelik modeller çizilerek halılar bu modellerin ışığında dokunmaya başlanmıştır. Ülkemizde dokunan halılarda Türk motifleri hakim desen olarak yerini almıştır. Halıda çiğ renklerden kaçınılmış, koyu mavi, koyu kırmızı, yeşil, krem, kahverengi, sarı ve az olarak da siyah-beyaz renkler hakim renk olmuştur. Genellikle Anadolu’da dokunan halılarda sümbül, karanfil, lâle, nar çiçeği, çilek, asma filizi, çalı, çengel, mezar taşı, kilit, leğen, ibrik, sakal tarafı, güvercin, gonca, gül, çiçek demeti, kandil ve sarmaşık motifleri desen olarak kullanılmıştır. Yine İslâmiyet’ten önce Türk halılarında bulunan gamalı haç şeklindeki çapraz hatlar, halıda desen olarak işlenmiştir. Motiflerdeki renk uyumuna özen gösterilmesi, halının güzel bir görünüme sahip olması için ön şart olarak düşünülmüştür.
Halıda Boyama İşlemi:
Boyama ve nakış halının değerini artıran önemli bir faktördür. Son yüzyıldan önce halıda hiç kimyasal boya kullanılmamıştır. Bundan altmış yıl öncesine kadar çeşitli bölgelerimizde yetişen bitkilerden tabii boyalar elde edilir ve halı ipleri bu boyalarla boyanırdı. Bu iş için Kayseri, Niğde ve Ankara civarında cihri çalıları yetiştirilirdi. Bunlardan altın sarısı renkler elde edilirdi. Bunun yanında taze ceviz kabuğu, soğan kabuğu, mazı, palamut, sarı ot kökü, ekliz otu kökü, somak, nar kabuğu gibi bitkilerden boya elde edilirdi. Bu boyalarla boyanan iplerle dokunan halıların yüzlerce yıl solmadan kaldığına şahit oluyoruz. Hatta bu boyalar yüzyıllar geçtikçe halıya daha güzel görünüm ve parlaklık vermektedir. Ancak bugün ne bu bitkiler yetiştirilmekte, ne de bu tür boyama yapılmaktadır.
Zamanla halı işi kârlı bir iş durumuna gelmiş, daha kısa sürede daha fazla ipin boyanması söz konusu olmuştur. Bu iş için kimyasal boyalar kullanılmaya başlanmıştır. Kimyasal boyaların kullanımıyla birlikte bitki boyacılığı da bir daha dirilmemek üzere tarihe gömülmüştür. Önceleri halıcılıkta alizarin boyaları kullanılmıştır. Bu boyalar nispeten dayanıklı boyalardı. Fakat bunun yerini şimdi anilin boyaları almıştır. Bu boyalar sayesinde halıcılık sanatı da çöküntüye uğramıştır. Bazı ülkeler halıcılıkta anilin boyalarının kullanılmasını yasaklamışlardır. Bunu uygulayan ülkelerin başında İran gelmektedir. Kalite kontrol esnasında bu tür boyaların halıda kullanıldığı görülürse, halının satışı yasaklanıp, uygunluk belgesi verilmemektedir.
Düğüm iplerinin bitkisel boya ile boyanmış olması antika halıların en belirgin özelliğidir. Bitkilerden elde edilen boyacılığın Anadolu’da bir sır gibi saklı olduğu araştırmalarımız sırasında görülmüştür. Babadan oğula geçen bu tecrübe bugün yok denecek kadar azalmıştır. Çeşitli bitkilerden belli terkiplerle öyle oyalar yapılmaktadır ki, bu boyalar Türkmenlerin, Yörüklerin, köylülerin kafalarında, düşüncelerinde gizli bir sır gibi yaşamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder