6 Ekim 2011 Perşembe

SELÇUKLU HALILARI


Türk halı sanatının düzenli ve sürekli gelişmesinde en önemli yeri, Ana­dolu Selçuklularının merkezi Konya'da bulunan Selçuklu halıları almaktadır. Bu halılar, Türk halı sanatında, 13. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar uzanan zinci­rin ilk büyük halkasını teşkil ederler. Dünya halı sanatı tarihinde hakikî "Gördes-Türk" düğümü tekniğinde yapılmış ilk halılar olarak uzun zaman yer almış olan bu halılardan 8 tanesi, 1905 yılında Alman konsolosluğunda gö­revli, Loytved'in delâleti ile F.R. Martin tarafından ilk defa keşfedilmiştir. Konya Alaeddin Camii'nde bulunmuştur. İlk önce F.R. Martin bunların Selçuklu ha­lısı ve büyük değeri olduğunu ileri sürmüştür. Fakat henüz yayınlamadan, bu halıların fotoğraflarını Loytved'deri temin eden F. Sarre, bunlardan üç ta­nesini, halıların orijinallerini görmeden ilk defa neşretmiştir. Bugün, dünya­nın en zengin hah koleksiyonuna sahip müzelerin başında gelen İstanbul Türk ve İslâm Eserleri Müzesi'nin en değerli eserleri olarak teşhir edilmektedirler. Bunlardan üçü, çok eskimiş olmakla beraber bütün olarak kalmış büyük ha­lılardır, Üç tanesi küçük boy halılardan kalmış büyük parça halinde, iki tane­si de büyük halılardan kalmış çok küçük parça halinde olup, hepsi 8 tanedir. Bu halılar, yıpranmış olmalarına rağmen desenlerinin arkaik ifadesinde be­liren asaleti ve renklerinin sade fakat olgun ahengi ile çok etkili bir görünüşe sahiptirler. Bunların Konya'nın büyük camiinde bulunmuş olmaları Anado­lu Selçukluları zamanında yapılmış olmalarının en büyük delilidir. Halıların Alaeddin Camii'nin yeniden genişletilip düzenlendiği, 1221 yılında yapılmış ve camie Sultan tarafından hibe edilmiş olduğunu ispat etmek zordur. An­cak bu muhteşem halıların Selçuklu Sultanlığının en parlak devri olan 1221 ile 1250 yılları arasında yapılmış olduğu muhakkaktır. 1271 -72 yıllarında Ana­dolu'dan geçen Marko Polo Seyahatname'sinde "dünyanı n en iyi ve en güzel halılarının" Türkomanya'da yani Anadolu 'da yapıldığını yazmakla Selçuklu ülkesinde yapılan halıların üstünlüğüne işaret etmiştir. Konya, Kayseri., Sivas gibi şehirler bu halıların imâl edildiği merkezlerin başında geliyordu. Marko Polo İran'dan geliyor ve yolu Sivas-Kayseri üzerinden geçiyordu. Konya'ya uğ­radığını bilmiyoruz. Ancak Konya Alaeddin Camii'nde bulunan halılar, bü­tün Asya'yı kat ederek Çin'e seyahat eden Marko Polo'nun üstünlüğünden bahsettiği Anadolu halılarını haklı gösterecek ihtişamdadırlar. Bu halılarla mukayese edebilecek başka bölgelerde, bu tarihe yakın örnekler olmadığına göre Marko Polo'nun hükmü inandırıcı olmalıdır. Türk ve İslâm Eserleri Mü­zesinde bulunan halılar içinde 5-6 metre uzunluğunda olanlar vardır. Bu bü­yük boyutları ile Konya'nın bu ünlü Selçuklu camiinin geniş mekânını kaplayacak büyüklükte oldukları anlaşılmaktadır. Kullanılan renkler açık ve koyu kırmızı, açık ve koyu mavi, sarı, yeşil ve beyazdır. Kahverengi az olarak yu mavi renkte küçük bir baklava biçimli dolgu motifi vardır. Örneğin etrafı kahverengi ile konturlanmıştır. Halının en tesirli kısmı bordürdür. Esas bor- dür çok geniş olup, koyu mavi renk zemin üzerinde açık mavi renkte, iri ve dik hatlı kûfi harflerle yapılmış bir yazıyı taşır. Harflerin uçları dik bir üçgen şeklinde olup ucu kıvrık bir kanca ile sonuçlanır. Harf başları ince kırmızı bir şeritle ayrılmış olup, içinde beyaz kancalarla dolgular vardır. Yazının et­rafı beyaz bir şeritle çevrelenerek kuvvetle belirtilmiştir. Diğer kenardaki kû­fi yazılı bordür aynı karakterde olmakla beraber detaylarda ve harflerin bağlanışında farklılık vardır. Esas bordür iç ve dış taraftan, içinde küçük se­kiz köşeli yıldız dolgular olan küçük karelerin sıralandığı tali bordürlerle çev­relenmiştir. İçtekinin zemini sarı, dıştakinin kırmızı renktedir. Konya halıları grubundan iki tanesi birbirine benzemektedir. Biri 1,03 x 0,90 m, diğeri

1.83 x 1,33 m ebadmdadır (Levha 2) (Desen 2), Açık sarı zemin üstünde koyu mavi kancalı baklavalar sıralanmıştır. Halk sanatı dokumaları ve kilimlerin­de rastladığımız "eli belinde motifi"ni hatırlatmaktadır (Desen 2 a). Ancak halı lardan birinde, aynı örnek görülmekle beraber, zemin koyu mavi üzerine sarı baklava örnekli olarak başlamış ancak üçüncü sırada bir renk değişikliği ile örnek devam etmiştir (Levha 2 a). Baştaki iki sıralı, sarı baklavalar içinde kırmızı renkte küçük birer baklava dolgu vardır. Esas bordür çok geniş olup, açık kırmızı zemin üstünde, koyu kırmızı renkte iri bir kûfi yazıyı taşır. Harf başları dik üçgen şeklinde olup kancalarla dolguludur. Zıt yöne dönük harf lerin başları, çifte kancalı ve tepesinde açık yeşil renkte bir hilâl bulunan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder